HAYATTA VERİLEN EN ZOR KARAR: İNTİHAR
Günümüz şartlarında yaşamak, hepimiz için oldukça zorlaşmaya başladı. Gerek ekonomik sıkıntılar, gerekse duygusal sebeplerden insanlar, yaşamlarına bir anda son verme kararı verip, intihar edebiliyor.
Kolay bir şey mi intihar etmek?
Büyük küçük demeden, insanların hayatlarına son vermesi. ’intihar’ oldukça sık yaşanmaya başladı ve bu hepimizi derinden etkilemekte. Geride bırakılan sevdiklerin acıları, çaresizlikleri de cabası.
Sosyal medyada(X)takipçilerime İnsan neden intihar eder?sorumun bazılarının yanıtları..
- ‘’İntihar etmek çaresizliğin göstergesi bence o kadar yalnız ve paylaşacağı kimsesi yokmuş ki bunalıma girmiş’’
- ‘’Beklentilerin hayal kırıklığına uğraması sanırım psikolojide yaklaşma çatışma ikilemi deniyordu buna’’
- ‘’Herşeyi yaptıktan sonra başka yapacak birşey kalmamıştır belki de’’
- ‘’Kendini zayıf hissettiğin anda ruh halini kontrol edemediğin zaman bitiyor bence’’
- “Sorunlarını çözemeyecek kadar çaresiz kaldığını düşündüğünde, kendisine yapılan haksızlıkları göğüsleyecek gücü kalmadığına inandığında, kendisine kötülük eden aile bireylerini ızdırap çektirip cezalandıracağını düşündüğünde vs.’’
- ‘’Durkheim, ‘suicide’ adlı eserinde; İntiharın en büyük nedenini toplumsal etkenlerde bulur’’
- ‘’Duyguların mantığın önüne geçmesi, duygu durum bozukluğu, çıkar yol kalmadığını düşünmek, büyük kayıpları kabullenememek sonra hissizleşip ortamdan kopmak ve aniden alınan bir kararlara tüm bu acılardan kurtulma isteği.’’
Yanıtları daha da arttırabiliriz, çünkü herkes kendi penceresinden bakmakta olaya. Böyle büyük sıkıntılı durumu yaşayan kişilerin, çevresinde bulunan sevdiklerinin hissettikleri suçluluk duygusu, muhakkak oldukça fazladır. Onun bu hale gelişine kadar bunu fark etmemeleri canlarını acıtır, ne yazık ki.
İntiharlar artıyor. Neden?
Gün geçmiyor ki, medyada bir intihar vakası yaşanmasın. Etrafımızda, bazen çok yakınımızda şahit olduğumuz, bu kötü durumun sebeplerine bir de ben kendi gözümden bakmak istiyorum. Elbette her yaşanan bu vahim olay, yakınlarındakiler kadar olmasa da bizlerin de hayatlarında bir sızı olarak yerini alıyor. En çok söylediğimiz ‘ah be!, Keşke’ ya da ‘oysa yaşayacak daha çok güzel günleri vardı’, ’hiç te intihar edecek gibi değildi, cıvıl cıvıldı’. Çoğumuzun denk geldiği ah edişlerden kimileri.
Daha sabah haberlerinde denk geldiğim, tanınmış bir firmada çalışan birinin, yaşadığı mobing(yıldırıcı hareketler)sebebiyle canına kıydığı haberiydi. Kim bilir neler yaşattılar, çaresizce bu sonu seçti. Değer miydi, başka iş mi yoktu? İşi bırakıp, hayatına devam etseydi ve ailesinin, sevenlerinin kahrolmasına sebep olmasaydı. Ama ne yazık ki, biz bilemeyeceğiz yaşadıklarını ve neden yapmak zorunda kaldığını.
Bir genç kızın intihar haberi vardı, katıldığı üniversite sınavından istediği sonucu alamadığı için, canına kıymak isteyip, son anda ailesi tarafından kurtulması.
Herkesin hikayesi farklı; birisi bozulan işleri yüzünden çaresizliğe düşer, diğeri sevdiğine kavuşamadığı için. Peki yok mu, yardımcı olup onları bundan vazgeçirecek bir kurum ya da kuruluş. Tahmin ettiğim kadarıyla, hepimiz kendi dünyalarımıza kapanmış, kendi hayal kırıklıklarımızın, sıkıntılarımızın derdine düşmüşüz. Belki yakınımızda yardım çığlığı atmış, ne çok insana denk geliyoruz, gün içerisinde. İçlerinden attıkları bu çığlığı duyamıyoruz.
Bir hasta düşünelim, kesinlikle tıbbi açıdan yapılacak hiç bir şekilde kurtuluş yolu olmayan. Sadece acılarından bir an evvel kurtulup, sevdiklerine dert çektirmek istemeyen. Tahmin ederim ki, hepimiz yaşamı seviyoruz, ne olursa olsun, başımıza ne gelirse gelsin ayrılmak istemeyiz. Ancak öyle sınırlara geliyoruz ki, “çekip gitmek en iyisi.” diye düşünürüz.
İntihar kurtuluş mudur?
Gerçekten öyle mi, sevdiklerimizin kurtuluşu mu? Kendi fikrime göre elbette değil, tam o anda birileriyle paylaşılsa belki bu hazin son yaşanmayabilir. Çocuklar öksüz, eşler yalnız, anne babalar acılı kalmayabilir geride.
Gelişmekte olan toplumlarda pek çok sıkıntılı durumlar ne yazıktır ki; ortaya çıktığı için ayak uydurmakta zorlanmamız gayet normal. Ekonomik şartlar, yanında duygusal nedenler. koşturmaca yaşadığımız hayatta hepimizin en az bir kere aklından geçirdiği kaçış yolu. Şartların ağır gelmesi, karşımızdaki kişilerin bizlere davranışı, ruhsal ve bedenen çökmemize sebep olan farklı farklı olaylar.
Gönül istedi ki, bu gibi acı veren olaylar son bulsun, herkes hayal ettiği hayatı yaşayabilsin. Ne güzel olurdu. İşte bu yüzden şu lafı çok seviyorum ’’çaresizseniz, çare sizsiniz’’. Ne güzel anlatıyor, her şeyin bizlerin elimizde olduğunu. Pes etmememiz gerektiğini bize hatırlatıyor. Bunun için sadece kendimize güvenmemiz, her zorlukla başa çıkabilecek kabiliyette olduğumuz vurgulanıyor.
Önemli olan kolayı değil, zoru seçmek değil midir. İnsan her ne olursa olsun bu durumu da atlatabileceğini kendisine telkin etmelidir. Yok olup gitmeyi seçmektense bunu da atlatacağını düşünmelidir. Benim de zorluklar yaşadığım zamanlarda kendime en çok söylediğim söz; birazdan geçecek, bu da geçecek. Zor ama diğer yaşadıkların gibi geçecek ve unutacaksın. Sizce de öyle değil mi?
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.