21. Yüzyılda hızla gelişen teknoloji, kitle iletişim araçlarını da birçok yönüyle etkilemiştir. Bu etkiler, medyanın geleneksel ve yeni medya boyutlarında farklı biçimlerde olmaktadır. Bu bağlamda geleneksel medya haberciliği ve yeni medyanın internet haberciliği kapsamında da bazı farklar gözlenebilmekte ve bu farklar değişik şekillerde incelenebilmektedir. “FoMO” ya da “Fear of Missing Out” (Kaçırma Korkusu), insanların yaşadıklarn anın dışında gerçekleşen olayları, deneyimleri veya fırsatları kaçırma endişesi duymalarını ifade eden psikolojik bir kuramdır. Dr. Dan Herman tarafından 1996 yılında tanımlanmış ve Dr. Andrew Przybylski ve ekibi tarafindan 2013 yılında yapılan bir araştırmayla popüler psikoloji literatürüne girmiştir. FoMO, bireylerin sosyal çevrelerindeki insanlarla olan ilişkilerini, aldıkları kararları ve genel yaşam tatminlerini etkileyebilen geniş kapsamlı bir durumdur. FoMO Kuramı, özellikle sosyal medyanın hayatımızdaki yerinin artmasıyla daha da önem kazanmıştır. Sosyal medya platformları, insanların sadece olumlu ve heyecan verici anlarını paylaşma eğiliminde olması nedeniyle, kişilerde, diğer insanlarn hayatlarnın sürekli olarak daha iyi ve daha dolu olduğu algısına neden olabilir. Bu durum, izleyicilerde eksiklik, yetersizlik hissi ve kaçırılmış olabilecek deneyimlere dair sürekli bir endişe yaratır. FoMO, bireyleri sürekli olarak sosyal medyayı kontrol etme, sosyal etkinliklere katılma veya belirli bir yaşam tarzını sürdürme baskısı altında hissettirebilir. Bu sürekli endişe durumu, kaygı ve depresyon gibi psikolojik sorunlara yol açabilir ve bireylerin gerçek anı yaşamalarını ve mevcut deneyimlerden tatmin duymalarını engelleyebilir. FoMO ile başa çıkmak için önerilen stratejiler arasında sosyal medya kullanımını kıstlamak, bilinçli farkındalığa varmak (mindfulness) ve gerçek hayattaki ilişkilere odaklanmak yer alır. Bu yöntemler, bireylerin mevcut anın tadnı çıkarmalarına ve FoMO’nun olumsuz etkilerini azaltmalarına yardımcı olabilir.

Bir yanıt yazın

BENZer yazılar