Titan Kronos, Rhea ile evlendikten sonra altı çocukları oldu. Kızlarının adları Hestia, Demeter ve Hera’ydı. Erkek çocuklarının isimleri ise Zeus, Hades ve Poseidon’du. Babasına yaptığını unutmayan Kronos, bu sebeple Rhea’nın doğurduğu her çocuğunu yutar ve karnında saklardı.

Bu durumdan memnun olmayan Rhea, Zeus’u Kronos’un elinden kurtarabildi. Tanrıça gecenin karanlığından faydalanarak çabucak koşup Girit adasındaki İda dağının tepesine geldi. Gaia çocuğu aldı ve onu bir mağaraya sakladı. Rhea kocaman bir taşı kundaklayarak Kronos’a verdi ve Kronos bu taşın evladı olduğu düşünerek hiç düşünmeden yuttu.

Zeus, bu sırada ormanların ve ağaçların arasında büyüdü. Keçi sütü emdi, bağırış ve ağlayışlarını Kronos duymasın diye Kuretos’lar da onun başı üzerinde kalkanlarını çarparak seslendirirlerdi. Olgunluk çağına ulaşınca Zeus gizlendiği mağaradan çıktı. Kronos’un yuttuğu taşı ve tanrıları kusturdu. Sonra onu gökten kovup dünyanın en altına, denizin alt tabakasının daha altına attı.

Zeus, eşi Hera, çocukları ve kardeşleriyle Olympos dağına yerleşip saltanat sürmeye başladı fakat bu sefer de karşısına Gaia ile Uranos’un Othyrs dağına yerleşmiş oğulları, Titan’lar, bu müthiş düşmanlar çıktı. Her iki taraf ellerine kocaman kayalar alıp savaşmaya başladılar.

Titan’lar Olympos’a tırmanmaya çalıştılar ve savaştan dolayı öyle bir gürültü oldu ki Tartaros bile çalkalandı. Fakat Zeus’un şimşeğine karşı kimse karşı gelemedi. Yerler parçalandı, dağlar eridi ve Titan’lar yenilerek Tartaros’a atıldılar. Hepsi zincirlere vuruldu ve üzerlerine üç yüz kaya yuvarlandı.

Zeus’un egemenliği kabul etmeyen dört dev ise Etna yanardağının ve diğer yanardağların diplerinde zincire vuruldular. Onlar ise bağırmaktan vazgeçmediler. Yunanistan’da sık sık olan depremlerin, yanardağların ağızlarından çıkan dumanlar bu mitte izahlarını bulmuşlardır.