Pygmalion, Yunan mitolojisinde Kıbrıslı olduğu söylenen mesleğine sırılsıklam aşık bir heykeltıraştır. Ne kadar yalnız bir insandı bilmiyoruz ama hayatta biricik zevki yaptığı heykellerle vakit geçirmekti.
Pygmalion, yaptığı kadın heykeline âşık olan, kendi içinde bir sanatçıdır. Kıbrıs’a yakın sularda doğan ve her zaman âşıkların yanında olan Yunan mitolojisinin güzellik ve aşk tanrısı Afrodit de bu aşk öyküsünde yer almaktadır. Hikaye, klasik dönemde birçok edebiyat yapıtına, tablo ve heykele konu olmuştur.
Pygmalion, Kıbrıs adasında yaşayan alçakgönüllü bir yontu sanatçısıydı. Yaşadıkları yerdeki kadınlar Afrodit’e gereken saygıyı göstermediklerinden veya onun gerçekçiliğini yansıtamadıklarında Afrodit onları cezalandırmış, ahlaktan yoksun kadınlar hâline getirilmişti.
Pygmalion ise karşısına çıkan bu kadınlar nedeniyle evlilik düşüncesinden uzaklaşıp sanatı ile uğraştı. Aradığı güzellik kusursuz bir genç kadın heykeli yapmak üzere günlerce çalıştı. Sonunda heykel tamamlandığında onu güzel giysiler ve mücevherlerle süsledi, canlı bir kadınmış gibi davranmaya başladı. Pygmalion, yaptığı bu heykele aşık olmuştu.
Pymalion bir gün cansız sevgilisini düşünerek şöyle dua etti: “Siz tanrılar mademki her şeyi yapacak güçtesiniz, bana da bir eş verin ama ne olur heykelime benzesin.” Bu dua Afrodit’in dikkatini çekti, onun heykeli bu kadar çok sevdiğini görünce duayı kabul etti.
Pygmalion eve dönen heykeli öptüğünde yaptığı heykelin canlandığını fark etti. Afrodit, kendisine teşekkür eden Pygmalion’u sevgilisi ile evlendirdi. Baf adını verdikleri bir oğulları oldu. Çocuk büyüyünce Kıbrıs’ta sonraları Afrodit kültünün egemen olduğu Pafos (Baf) kentinin kurucusu oldu. Bazı versiyonlarda Baf kızdır ve çiftin bir de Metharme isimli kızlar olmuştur.
Pygmalion’un yarattığı kadınının ismi Ovidius’un eserinde anılmaz ancak klasik dönem sanat ve yazınında ona deniz nymphalarından biri olan Galatea’nın adı verilmiştir.
Bir yanıt yazın