Japon mitolojisinde Takamagahara, göksel tanrıların (amatsukami) meskenidir. Genellikle gökyüzünde yer aldığı tasvir edilir ve Ame-no-ukihashi köprüsüyle Dünya’ya bağlandığına inanılır.

Şintoizmde ame (cennet) yüce, kutsal bir dünyadır ve Kotoamatsukami’nin evidir. Bazı akademisyenler, tanrıların Takamagahara’dan iniş mitini, halkların göçünün bir alegorisi olarak açıklamaya çalışmışlardır. Ancak başlangıçtan itibaren dini anlamda daha yüksek bir dünyaya atıfta bulunmuş olması muhtemeldir.

Bir Şinto miti, yaratılış zamanında hafif, saf elementlerin dallanarak cennet (ame) haline geldiğini açıklar. Ağır, bulanık elementler dallanarak yeryüzü (tsuchi) haline geldi. Ame, amatsukami veya cennet tanrılarının evi oldu, tsuchi ise kunitsukami veya toprak tanrılarının evi oldu. Amatsukami’nin bu dünyayı yatıştırmak ve mükemmelleştirmek için cennetten indiği söylenir.

Kojiki’nin başlangıcında, Takamagahara tanrıların doğum yeri olarak belirtilir. Takamagahara’nın deniz üzerindeki bulutlarda var olduğu varsayılır çünkü adalar tanrısı Kunium’un bir ada oluşturmak için mızrağını indirdiği bir sahne vardır. Ayrıca, güneş tanrıçası Amaterasu doğduğunda, yaratılışın ve yaşamın yaratıcı tanrısı Izanagi tarafından Takamagahara’yı yönetmesi emredilmiştir.

Susanoo ile ilgili bölümde Takamagahara, Ama-no-yasukawa, Ama-no-iwato, pirinç tarlaları ve dokuma yeri ile birçok tanrının yaşadığı yer olarak tanımlanmakta ve yaşamın insan dünyasına yakın olduğu izlenimi verilmektedir. Ashihara-no-Nakatsukuni’nin Takamagahara’dan gelen tanrılar tarafından boyunduruk altına alındığı ve Amaterasu’nun torunu Ninigi-no-Mikoto’nun bölgeyi yönetmek için Takamagahara’dan geldiği belirtilmektedir. O tarihten sonra Ashihara-no-Nakatsukuni, Ninigi-no-Mikoto’nun soyundan gelen imparatorun eline geçmiştir.

Bir yanıt yazın

BENZer yazılar