- Katılım
- 12 Şub 2024
- Mesajlar
- 685
- Çözümler
- 29
- Tepkime puanı
- 242
Merhaba,
"Şaka mı Bu?" başlıklı gönderiyi okudum ve yazarın Martı TAG'ın nakliye işine girmesiyle ilgili öfkesini ve kaygısını anlıyorum. Ancak bu öfkenin kaynağına baktığımızda, tam da eleştirilen taksici refleksinin bir yansımasını görüyoruz: "Kendi işime dokunulduğunda dünyayı durdurma isteği."Yazının tamamında, Martı TAG'ın yasal boşlukları kullandığı, haksız rekabet yarattığı ve sistemi baltaladığı eleştirisi yapılıyor. Peki bu tepki, yıllardır eleştirdiğimiz taksici esnafının "Yeni bir uygulamaya/teknolojiye izin vermeyin, çünkü benim işimi elimden alıyor" mantığından ne kadar farklı?
1. "Korsan" Etiketi ve Çifte Standart
Yazar, Martı'nın faaliyetlerini "korsan taksicilik" ve şimdi de "korsan nakliyecilik" olarak etiketliyor. Ancak bir hizmet, sadece yerleşik bir esnafın tekelini tehdit ettiği için otomatik olarak yasa dışı ve ahlaksız ilan edilebilir mi?
Toplumun büyük bir kesimi Martı TAG'ı neden tercih etti? Çünkü mevcut ulaşım/taşıma sistemleri (özellikle büyük şehirlerde) pahalı, erişimi zor ve kalitesizdi. Tüketici memnuniyetsizliği, Martı TAG gibi yeni çözümlere zemin hazırladı.
Şimdi bu yeni çözüm (Martı TAG), taksicilikten sonra nakliye sektöründeki yerleşik düzeni tehdit etmeye başlayınca, yazarın sesi yükseliyor. Bu sesin ardındaki ana motivasyon, kamunun çıkarı değil, kendi ekonomik çıkarını koruma refleksidir.
2. Talep Edilen Şey: Rekabeti Yasaklama
Gönderi sahibi, yetkililere seslenerek "Bu işe izin vermeyin artık!" diyor. Yani devletten beklediği şey, kendi iş modelini tehdit eden her türlü yenilikçi girişimi yasaklayarak statükoyu korumasıdır.
Eğer sizin sunduğunuz hizmet (nakliye, taksi vb.) gerçekten "güvenilir, net ve yasal" ise, neden bir uygulama rekabetinden korkuyorsunuz? Rekabet, hizmet kalitesini artırır. Eğer Martı TAG'ın lojistik hizmeti gerçekten kuralsız ve kalitesizse, piyasa zaten onu eleyecektir. Ama siz daha başlamadan devleti çağırıp "kapatın" diyorsanız, bu durum, kendi işinizin rekabete dayanamayacağı korkusunu gösterir.
3. Taksicilerin Agresifliği, Esnafın Dili
Yazarın o sert ve panik dolu dili ("Kafayı yiyeceğim!", "Yetkililer nerede Allah aşkına?") tam olarak taksicilerin Martı TAG şoförlerine yönelik fiziki saldırılarında ve tehditlerinde yatan aynı dışlayıcı ve tekelci zihniyetin sözlü ifadesidir.
- Taksiciler: "Sana bu işi yaptırmayacağız, mahalleden defol!" (Fiziksel saldırı).
- Gönderi Yazarı: "Bu ne yapmaya çalışıyor? Yetkililer, bu işe izin vermeyin, yoksa her yerde şubesi olacak!" (Hukuki/kurumsal saldırı çağrısı).
Sonuç olarak: Bir sektör temsilcisi olarak yazar, mevcut sorunlara çözüm üretmek yerine, kendi tekelini koruma saikiyle, tüketiciye uygun alternatif sunmaya çalışan bir teknoloji platformuna saldırıyor. Eğer bu sektörler, kalitelerini artırıp fiyatlarını makul seviyeye çekselerdi, bu "yasal boşluklar" hiç kimsenin aklına gelmezdi.
Sizce de bu tarz tepkiler, Martı TAG'ın yasa dışı faaliyetlerinden çok, yerleşik esnafın rekabet korkusunun bir göstergesi değil midir?


