Farsça’da ”Yasmin” sözcüğünün manası ”Tanrı’nın Hediyesi/Armağanı” olarak betimlenir. Bu hoş kokulu çiçeğin ismi de adının mealiyle öyle güzel bağ kurmuş ki artık bu ifadeden ayrı düşünülemez bir hale gelmiş. Asıl ana vatanı İran olsa da Akdeniz kıyılarındaki bölgelerde yetişir, ayrıca Suriye, İspanya, Tayland, Çin gibi kimi ülkelere has anlamları ve türleri de mevcuttur. Suriye’nin başkenti Şam’a ”Yasemin Şehri” denmesinin sebebi de yine bu mis kokulu çiçektir.

Mest eden kokusu, derinlerde kaybolmaya neden olan anlamları ve çiçeğin genel özellikleri hep iki kavramı işaret eder: aşk ve tutku.

Öyle ki Yunan ve Roma mitolojik öykülerinde de daima aşkla yakından ilişkilendirilmiş. Çok övülen ve bu övgüleri hak eden güzel kokusu ise genellikle parfüm ve kozmetik alanlarında kullanılır.

YASEMİN ÇİÇEĞİNİN MİTOLOJİK KISA ANLATISI

Güzeller güzel Hint bir prenses, bir gün Güneş Tanrı’sına gönlünü kaptırır. Aşkını nasıl ifade edeceğini, sözcüklere dizeceğini bilemez bir durumda ortalıkta dolaşıp durur. Günlerden bir gün prenses, var olan tüm cesaretini toplayarak Güneş Tanrı’sına ilanıaşk eder. Fakat aşık olduğu Tanrı, Hint prensesten hiç ama hiç etkilenmemiştir ve prensesin bu duygu yüklü teklifini ve ihtirasını geri çevirir.

Prenses, yaşadıklarına dayanamayarak ve hissettiği derin üzüntü sebebiyle canına kıymaya karar verir. Bir zamanlar içinde aşkın ve tutkunun dolup taştığı bedeni yakılır ve bütün külleri toprağın üzerine saçılır. Her saçılan külün yerinde ”Yasemin Çiçekleri” açar. Prenses, canını yakan ve hayata güzel gözlerini kapatmaya sebebiyet veren Güneş Tanrısı’na olan aşkından gündüzleri bir çiçek olarak açmayı reddedip şafak vaktine dek dilediği gibi açıp etrafa hoş kokusunu yaymaya karar verir.

Bu yüzdendir ki Yasemin çiçeklerinin kokusunun en yoğun alınabileceği vakit, şafak vaktinden öncedir. Bu vakitlerde kokusu en yoğun ve kalıcı haline bürünür, dolayısıyla bu vakitlerde toplanması gerekir.

YASEMİN ÇİÇEKLERİNİ İÇEREN BİRKAÇ ESER VE ALINTI

Kokusuyla stres ve kaygıyı azaltan bu çiçeğimizi içeren parfümlerin, kozmetik ürünlerinin hatta mitolojik bir öykünün olduğundan söz etmiştim. Çoğu çay seven insanca tüketilen hoş kokulu ve uyku problemlerine iyi gelip bedeni, ruhu gevşeten bir çayının olduğundan söz etmeden geçmeyeceğim.

Tüm bu ürünlerin yanı sıra bir de gerek manasıyla gerekse hikayeleriyle özdeşleşip kokusundan, görünüşünden ve hayatından bahsedilen eserlerin ve alıntıların da varlığı söz konusu.

  • Çiçeğin ana vatanı olduğunu belirttiğim İran’da mesleğini ve yazılarını icra etmiş olan Sadık Hidayet, ”Kör Baykuş” isimli eserinde şöyle bahsediyor yasemin çiçeklerinin kokusundan:

”…Akşamları geldiğimde onu evde görmüyordum. Yoksa çekip gitmiş miydi?…İbrişim bir Hint gömleği ki teninin kokusunu emmişti, yasemin kokuyordu…”

  • ”Mo Li Hua” (Yasemin Çiçekleri) isimli Çin halk şarkısının gerek isminde gerekse sözlerinde yine bahsi geçiyor çiçeğimizin:

”Güzel yasemin çiçeği,

Güzel yasemin çiçeği.

Hoş kokulu, güzel tomurcuklarla dolu saplar

Güzel kokulu ve beyaz, herkes övüyor,

Seni koparıp birine vereyim,

Yasemin çiçeği, yasemin çiçeği…”

Şarkı linki: https://www.youtube.com/watch?v=C_y7zQUZ7pM

  • Anonim bir yazıda karşılaştığım Yasemin Çiçeklerini anlatan şiirden de bahsedip yazımı burada noktalamak isterim:

”Evdeki bir lamba görünüyor,

Yaseminler bütün gece boyunca parlıyor,

Akan ve rüzgarı yakalayan koku.

Koku şimdi merdivenlere tırmanıyor,

Yukarıdan parlar, soluklaşır,

Şafak vakti tekrar kapanır kendine.

Tekrar kapanır her tomurcuk,

Döner yumuşak, gizli özüne…”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

BENZer yazılar