"Dinleme Sürecini Anlamak: İlgi, Algı ve Tepki"

[semayavuzturk]

Dinleme, görüntülerin ve seslerin farkında olarak bu uyaranlara dikkati verme ile başlayan, belirli işitsel uyaranların tanınması ile devam eden ve bu işaretlerin anlamlandırılması ile son bulan süreç olarak tanımlanır.

İletişimde dinleyicinin rolü büyük etmenlere sahiptir. Dinleyici ne kadar aktif olursa iletişim o kadar etkili bir şekilde gerçekleşir.

İletişim yalnızca kişinin istediği mesajları karşı tarafa aktarma işi değil bunun yanı sıra karşı tarafı da anlama işidir.

İletişimde bağlantı kurmanın önemli bir ögesi olan dinleme bireyin iletişimde gelen mesajı iyi anlamasını ve yaşadığı topluma uyum göstermesini sağlar.

Dinlemenin içeriğinde ilgi, algı ve tepki verme olarak üç süreç bulunmaktadır.

Etkili bir iletişim anlama ve anlaşılma sanatını oluşturur. Dinlemede anlamlandırma sanatı çok önemlidir.

Etkili bir iletişim ilk önce kendini tanımaktan başlar çünkü kendini ne kadar iyi tanırsan karşı tarafı da o kadar iyi anlayabilirsin.

Dinleyici farkında olmasa da kendi ayak izlerini karşı tarafa yansıtır.

İletişimde dinleyicinin üstlendiği bazı roller ve özellikler vardır. Bunlar;

• Dikkatini karşındaki kişiye vermek,
• Konuşmacının sözünü kesmeden dinlemek,
• Göz teması kurmak,
• Son sözü söylemek için çabalamamak,
• Dinlerken vereceğimiz cevabı düşünmemek,
• Yargılamadan, suçlamadan ve önyargılı olmadan dinlemek,
• Duygu ve düşüncelerini anlamaya çalışmak,
• Dinlerken başka bir işle meşgul olmamak,
• Sözsüz mesajlara da dikkat etmek,
• Konuşmacının duygu ve düşüncelerine anladığımızı gösteren sözlü ifadelerde bulunarak geri dönütler vermek.

Dinleyici karşıdan gelecek olan mesaja ilgi göstermeli, mesajı algılamalı ve karşılığında bir tepki vermelidir. Buradaki tepki verme sürecinin olmaması durumunda dinleme süreci tamamlanmaz ve iletişim süreci yalnızca işitme ile sınırlı kalır.